“Yaşamın Fısıltısını Dinlemeyi Unutma…”
Zengin bir adam, lüks Mercedes’iyle şehrin dar bir sokağından geçiyordu. Hızlıydı; aklında toplantılar, telefonda arayanlar, bitmeyen bir koşuşturma vardı.
O sırada bir ses…
Bir taş, büyük bir gürültüyle kapıya çarptı!
Frenlere asıldı. Araba kaldırıma çarparak zar zor durdu. Öfkeyle dışarı fırladı.
Bir çocuğu kolundan yakaladı.
“Ne yapıyorsun sen be? Arabamı ne hale getirdin! Deli misin sen?!” diye bağırdı.
Çocuk korkmuştu.
Ama yüzündeki korkudan çok, çaresizlik vardı.
Yutkundu, gözleri doldu.
“Amca… Lütfen kızma… Sizden önce geçen tüm arabalara el ettim, kimse durmadı… Mecbur kaldım taşı atmaya.”
Adam anlamamıştı.
Çocuk eliyle kenarı gösterdi.
“Bakın… Ağabeyim yürüyemiyor. Onu tekerlekli sandalyesiyle gezdiriyordum. Ama sandalye devrildi, o da yere düştü. Kaldırmaya gücüm yetmedi… Yardım edecek kimse yoktu… Sadece yardım istedim.”
Adam susmuştu.
Çocuğun gösterdiği yöne baktı.
Kaldırımda, yıkılmış bir tekerlekli sandalye…
Ve yerde, kıpırdamaya çalışan bir genç.
Adam bir kelime etmeden oraya koştu. Genci kollarıyla dikkatlice kaldırdı, sandalyesine oturttu.
Sonra cebinden temiz bir mendil çıkarıp, kanayan dizini sildi.
Çocuk, abisini alıp sessizce uzaklaştı.
Hiçbir şey söylemeden.
Hiçbir şikâyet etmeden.
Adam arabasına döndüğünde, kapıdaki taş izine baktı.
Derin, kolay kolay silinmeyecek bir oyuk…
O izi hiç tamir ettirmedi.
Çünkü ona hayatın fısıldamasını unuttuğunu hatırlatıyordu.
Her baktığında şu cümleyi hatırlasın diye:
“Hayat bazen fısıldar… Ama sen o fısıltıları duymazsan, bir taşla uyandırılabilirsin.”
Zengin adam o günden sonra şunu öğrendi:
Ne kadar hızlı yaşarsan yaşa,
Kimsenin seni durdurmak için taş atmak zorunda kalmayacağı kadar yavaşla.
Kalbini, ruhunun fısıltılarına aç.
Çünkü bazen Allah konuşur…
Kimi zaman bir dua kadar sessiz,
Kimi zaman bir taş kadar sarsıcı…
İster fısıltıyı duy, ister taşı bekle…
Seçim senin.
"Gülümseyin hayata, hayatta size gülümsesin."
Cüneyt Ceylan alıntıdır. istenildiği taktirde yayından kaldırılır..
Yorumlar
Yorum Gönder